Program 23 Mart 2017 tarihinde Hartum’da Uluslararası Afrika Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi ve Hayrat Vakfı işbirliği ile “Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin İslâmî Düşünceye Hizmeti” konulu panel ve sertifika töreninden oluştu.

İlk olarak panelde Sudan’ın farklı üniversitelerinden profesörler Bediüzzaman hazretlerinin İslami düşünceye yaptığı hizmet hakkında konuşmalar yaptılar.

Panel Hafız Süleyman Özdemir’in Kur’an tilaveti ile başladı. Arkasından sunucu Abdullah  Abdurrahman Al-Fedni bey; geçen sene sağlık nedenleriyle aramızda bulunamadığı için telekonferans ile bağlanan Ahmed Fadlullah Uheymir hocanın bu sene aramızda olup programa iştirak ettiğini söyledi. Ve kendisini selamlama konuşması yapmak üzere kürsüye davet etti.

Diller Fakültesi Dekanı Dr. Ahmed Fadlullah Bey konuşmasına Türkiye Cumhuriyeti devletine, Hayrat Vakfı ve Risale-i Nur talebelerine teşekkür ederek başladı. Ve hâzirûna Risale-i Nur’u daha iyi anlamaları için teenni ve tedkik ile okumalarını tavsiye etti.

Açılış konuşmasından sonra kürsüye “Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin İslâmî Düşünceye Hizmeti” konulu paneli sunmak üzere hocalar davet edildi. Oturum başkanı İslami Bilimler Fakültesi Dekanı Dr. Muhammed Osman bu panelin başlığı ve konusu kendisinin doktora tezi ile benzeştiğinden bahsetti. Ve kendisinin de doktorada İmam Nursi üzerine çalıştığını söyledi.

“Bediüzzaman Hazretleri’nin İslami düşünceye hizmeti çok kapsamlıdır. Onun hizmeti Kur’an ilimleri, sünnet-i seniyye, İslami davet, terbiye ve tebliğ, ahlak ve felsefeyi içerisine alır. Bu tür çalışmalar Bediüzzaman’ın o derin ve geniş ufkunu anlamak için ancak bir işaret ve anahtar olabilir, yoksa o koca alimi ve hizmetlerini bu kısacık programlarla anlamak mümkün olmaz” dedi.

Birinci Konuşmacı Hayrat Vakfı Afrika Sorumlusu İsmail Kaya “Bediüzzaman’ın manevi ve tasavvufi yönü ” konulu konuşmasını yaptı. Öncelikle Bediüzzaman hazretlerinin hedefinin küçük yaşlarından itibaren belli olduğunu ve bunu net bir şekilde ifade ettiğini vurguladı.

“O da Kur’an’ın sönmez ve söndürülmez manevi bir güneş olduğunu dünyaya ispat etmektir. Bediüzzaman batıdan Kur’an’a gelen hücumlara karşı Kur-an’ı müdafaa için modern ilimleri ve Avrupa felsefesini iyi şekilde okudu. Ama  bu okumaları onun manevi ve tasavvufi yönünü zayıflatmadı. Günlük olarak en az 5 saat zikir ve evrat ile meşgul oluyordu. Yazdığı bütün Risaleleri Kur’an ayetlerinden medet alarak yazdı. Bediüzzaman:  “Risale-i Nurların çoğunun tesbihat esnasında kalbine gelen sünuhat olduğunu dile getirir. Velayet yolları içinde en güzeli en müstakimi en parlağı en zengini sünnet-i seniyeye ittiba’dır. Hem en mühim esası ihlastır. Hem ücret ve mükafaat bu dünyada beklenmemelidir. Keşif ve keramet yapılan hizmetlere mükafat olarak bu dünyada talep edilmemelidir” der.

İsmail kaya konuşmasının sonunda: “Risale-i nurlar sadece kitap olarak raflarda kalsın veya ilim olarak akıllarda dolaşsın diye yazılmadı. Bilakis Risale-i Nurlar bir yaşam tarzı, bir fikri dönüşümün eyleme yansıması için yazıldı” dedi.

İkinci Konuşmacı Hartum Üniversitesi Edebiyat Fakültesi felsefe bölümü Öğretim Üyesi Dr. İsmet Mahmut “İslam Düşüncesi ve Felsefesinde Gizli Bir Hazine; Risale-i Nur ” adlı konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmasında:

“İnsanlık tarihi boyunca felsefenin üç önemli sorusu varlık, bilgi ve değerlerdir. Bu sorulardan hareketle tarih boyunca felsefede çok fikir akımları ortaya çıkmıştır. Risale-i Nur bu üç sualin cevabını net olarak ortaya koymuştur. Risale-i Nur bir felsefe kitabı olmadığı halde felsefenin bütün konularını ele alıp güzel cevaplar vermiş, felsefecilerin kendisinden önce konuşmadığı konuları da değerlendirdiği olmuştur. Ve İmam Nursi varlığı Cenabı Allah’a bağlayarak varlığın Allah’ın isimlerinin tecellisi olduğu söyler. Bu İslam felsefe tarihinde daha önce söylenmemiş bir gerçektir. Bu düşünce tefekkür yolunu açarak insanın imanını tahkiki iman seviyesine çıkarır.

 

Risale-i Nur okurken dehşete düşersin. Daha önce hiç duymadığın şeyleri duyarsın. Risale-i Nur’da İmam Nursi der ki: İman, Allah’a intisaptır. Küfür ise bu intisabı keser. Bu konuyu daha önce yazılmış hiç bir kitapta bulmanız muhaldir” dedi.

Konuşmasının sonunda

“Ben samimi bir dost olarak size bir nasihatte bulunmak istiyorum. Lütfen Risale-i Nurlara yönelin. fakat onu bir edebi metin ya da şiir okur gibi okumayın. Çünkü bu Risale-i Nurlar Müslümanların dertleriyle dertlenen bir kalbe Allah tarafından sünühat olarak gelmiş bir nurdur. Eğer sizin de derdiniz Müslümanların derdi ise lütfen Risale-i Nur okuyun.” dedi

Üçüncü Konuşmacı Nileyn Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hasan Kuşkuş “İslam Birliği’nin Gerçekleşmesinde Risale-i Nur’un Rolü” konulu konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmasında

“İttihad-ı İslam, Allah’ın dinin yeryüzünde hâkim kılmak için bir şart olarak üzerimize farz bir vazifedir.  Bediüzzaman hazretleri çalışmalarını ittihad-ı İslam’ın tahakkuku için yapmıştır. Bunun için de öncelik olarak bütün Müslümanların ortak kaynağı olan Kur-an ve sünneti esas tarik ittihaz etmiştir.” dedi.

Ve bu konuyu risale-i nurdan hareketle detaylandırdı.

Programın ikinci kısmında ise bir yıl içerisinde Hayrat Vakfı’nın programlarında Risale-i Nur eğitimi görmüş 15 ülkeden 270 katılımcıya Risale-i Nur sertifikaları verildi. Hayrat Vakfı Sudan Temsilcisi Rıdvan Abut eğitim alan arkadaşları gruplar halinde sahneye çağırdı. Her gruba sertifikaları verildi.

Geleneksel “İşte Ey Üstadımız Biz Davetine İcabet Ettik” Programını seneye de icra etmek temennisi ve duasıyla program sona erdi.

Fotoğraflar: