Ayasofya, Peygamber Efendimiz (sav)’in bizlere asr-ı saadetten fetihle ulaşan müjdesidir. Ayasofya, İstanbul’un fethinin sembolüdür, bir mühürdür. Ve unutmayalım ki Ayasofya, müjde-i Nebevî’ye (sav) mazhar olmuş Fatih Sultan Mehmed Han’ın ve Ulubatlı Hasan emsali şühedanın bizlere emanetidir.
Ayasofya, 500 sene boyunca Müslümanların ibadet ettiği bir cami olarak aynı zamanda medresesi, muvakkithanesi, sebilleri, kütüphanesi ve tüm müştemilatıyla âbidevî bir külliyedir. Ayasofya bir müze değil, camidir.
Ayasofya’yı, beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek, minarelerinden beş vakit ezanların okunduğu, müminlerin beş vakit secdeye vardığı aslî haline çevirerek bir asırdır devam eden hukuksuzluğu sona erdirmek, sadece memleketimizde değil, tüm İslam dünyasındaki Müslümanların kalbindeki sızıyı dindirmek, özlem ve hasretini gidermekle hayır dualarını almaktır.
Bu kutlu adım, Efendimiz (sav)’in fetih müjdesindeki manevî iltifat ve heyecanı yeniden zevk etmekle kendimize gelmenin adıdır.
İstanbul’un fethi, kıyamete değin kapanmayacak bir çağın başlangıcı, Ayasofya da bunun şiarı olmuştur. Bugün Ayasofya’nın üzerine düşen gölgenin kaldırılması ve yeniden cami olarak ibadete açılması, Devlet-i Aliye’den bu millet ve memlekete miras kalan satvet ve haşmetin yeniden kendisini göstermesi ve dünya üzerinde adalet ve merhametle gayret etmenin de nişanı olacaktır inşallah.
Hayrat Vakfı camiası olarak bizler, Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi ”Bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur’ân ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük bir antika yadigârı olan Ayasofya Camii”nin yeniden ibadete açılmasını her gün okuduğumuz Fetih sureleri ve dualarımızla destekliyor, birçok konuda olduğu gibi bu fa’l-i hayrın da hak namına gayret eden idarecilerimize nasib olmasını dua ve temenni ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Hayrât Vakfı