Peygamber Efendimiz (sav) bize iki emanet bırakmıştır. Bunlardan birisi Kur’an-ı Azimüşşan, diğeri Sünnet-i Seniyyesidir. Bediüzzaman Hazretlerinin tabiriyle biz ne zaman bunlara sıkı sıkıya yapıştıysak terakki ettik, ne zaman bıraktıysak da tedenni ettik. Bunu fark eden Üstad Hazretleri, bütün gayretini iman ve Kur’an hizmetine yoğunlaştırmıştır. Bütün çalışmalarını ehl-i sünnet çizgisi üzere yürütmüştür. Ehl-i sünnet üzere olan bütün tarikat ve cemaatlerle birlikte vatan ve milletine hizmet etmiştir.

Telif ettiği Risale-i Nurlar, dün olduğu gibi bugün de fert ve toplumun ıslahı ve selameti için adeta reçete olmuştur. Mahzun gönüllere ümit vermiştir. Üstad Hazretleri gerek şahsi hayatı, gerekse eserleriyle her daim hak ve adaleti savunmuştur. Biz talebelerine de hak üzere yaşamayı ve hakkın yanında olmayı emir buyurmuştur.

Bugün hamdolsun Risale-i Nur Talebeleri, Üstadımızın sağlık hayatlarında olduğu gibi, ehl-i sünnet üzere yaşama gayretindedirler. İstikametten taviz vermeksizin, birlik ve beraberlik içinde vatan ve millete hizmet etmektedirler.

Biz Hayrat Vakfı Nur Talebeleri olarak, Üstadımızın şu sözünü biliyor ve inanıyoruz ki, “Eğer biz ahlâk-ı İslamiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalâtını ef’alimizle izhar etsek (hal ve hareketlerimizle göstersek), sair dinlerin tâbileri elbette cemaatlerle İslamiyet’e girecekler; belki Küre-i Arz’ın bazı kıtaları ve devletleri de İslâmiyet’e dehalet edecekler.”

Ve yine Üstadımızın tabiriyle şunu söyleyebiliriz: “Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşallah. Hakikat-ı İslamiyenin güneşi ile, sulh-u umumî dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi, rahmet-i İlahiyeden bekleyebilirsiniz.”

Ahmed Semiz 
Hayrat Vakfı Bşk. Yrd.