Hayrat Vakfı tarafından her sene mutad olarak düzenlenen Risale-i Nur ve İttihad-ı İslam Sempozyumlarının 6.’sı dün Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştirildi.

altinci-milletlerarasi-risale-i-nur-ve-ittihad-i-islam-sempozyumu-sonuc-bildirisi-2Kur’an tilaveti ve sinevizyonun ardından protokol konuşmalarına geçildi. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan adına sempozyuma katılan Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ, sözlerine “Hayrat Vakfının dünya üzerinde faaliyetlerini ve Kur’an’a olan hizmetlerini görüyorum, gıpta ediyorum” diyerek başladı. “En büyük hürriyet Allah’a iman etmektir” cümlesiyle sempozyuma konu olan ‘İslam Dünyasının problemleri’nin temelinde iman konusundaki zafiyetin varlığına ve bu konuda yapılması gereken çalışmalara dikkat çekti. Bu konuda çok büyük gayretler gösteren Bediüzzaman Hazretlerinin hiçbir zaman “bıktım, usandım” demeden çalıştığını ifade etti.

Hali hazırda İslam dünyasının içinde bulunduğu sıkıntılı durumlar hakkında da geniş değerlendirmelerde bulunan Sayın Bozdağ, “Hiç bir biçimde Kuran ve İslam, ırkçılık için ölmeyi ve öldürmeyi emretmez” dedi ve ekledi: “Terör ve şiddet, Müslümanların üzerine adeta yıkılmak isteniyor. Dünyanın bazı yerlerine baktığınızda ‘terör’ ve ‘şiddet’ kelimesi ile İslam’ı ve Müslümanlığı yan yana koyan, Müslüman bir kişinin fotoğrafını koyduğu zaman akla hemen terör, şiddet, öldürmek gelsin diye yarış yapan bir uluslararası medya var, yapı var.”

Suriye’de yaşanan problemlere de değinen Bozdağ, Esed’in yanında yer alma kararı alan Hizbullah’ı Hizbüşşeytan diye niteledikten sonra “İran’ın durduğu noktayı da iyi görmesi lazım, Maliki’nin durduğu noktayı da iyi görmesi lazım, Türkiye’yi birilerinin çekmek istediği noktayı hepimizin görmesi lazım, İslam dünyasının içerisinde yakılmak istenen ateşleri hepimizin çok iyi görmesi lazım. Bütün mezhepler, tarikatlar, ilimler, kitaplar sadece Kur’an-ı ve sünneti anlama gayretlerinin somut ürünleridir. Hiçbiri Kur’an değildir, sünnet değildir. Bunlar rehberdir, kandildir, Bediüzzaman gibi rehber, elimizde kandil, doğru yoldan Kur’an-a doğru yoldan Resulullah’a götüren yollardır öyle görüyoruz, öyle inanıyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.

altinci-milletlerarasi-risale-i-nur-ve-ittihad-i-islam-sempozyumu-sonuc-bildirisi-3Sempozyumu Hayrat Vakfı Başkanı Said Nuri Ertürk Hoca Efendinin sardığı sarıkla takip eden ve konuşmasını da sarıkla yapan Kudüs muhafızı Şeyh Rayid Salah da konuşmasında “Bugün Allah’ın yardımıyla size Mescid-i Aksa’nın selamını getirmeye geldik. Kudüs hilafeti özlemiştir. Bugünlerde bütün yeryüzü İslam hilafetinin yeniden doğuşunu bekliyor, İslami hilafet kapıdadır. Allah’ın izniyle onun başkenti de Efendimizin müjdesi gibi Kudüs olacaktır inşallah” dedi. Sözlerine şöyle devam etti. “Sevgili kardeşlerim! Bediüzzaman Hazretlerinin okuduğum en güzel bir söz şudur: ‘Avrupa İslam’a hamiledir.’ Vallahi doğru söylemiştir. Allahu Teala Bediüzzaman Hazretlerini her türlü saldırılardan korumuştur. Onun davası da, müjdeleri de ölmedi.”

“Suriye’nin, Irak’ın, Mısır’ın, Türkiye’nin, doğudan garba bütün İslam ülkelerinin önderliği, özgürlüğü yakındır ve kuvvettir inşallah. Ankara’dan Tunus’tan Hindistan’dan Karaçi’den bütün ülkelerden hepinize hoş geldiniz diyeceğiz inşallah. Özgür Kudüs’e inşallah!”

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici konuşmasında “Bu millet on asırdan fazla İslam’a hizmet etmiştir. Biz onun için milletimizi çok seviyoruz. Bu toplantılar inanıyorum ki Müslümanların toplanmasına, kan ve gözyaşından kurtulmasına vesile olacaktır.” dedi.

altinci-milletlerarasi-risale-i-nur-ve-ittihad-i-islam-sempozyumu-sonuc-bildirisi-4Daha sonra söz alan Sudan İslami Hareket Lideri Zubeyr Ahmed Bey sözlerine “Sudan’daki iktidar partisi adına sizleri selamlıyorum” diyerek başladı. Akabinde salona “Allah’a davet edenden daha güzel sözlü kim olabilir? Gençlerimize İslam’ı sevdirmemiz lazım. Allah’a hamdolsun ki böyle gençlerin ve bacılarımın karşısındayım. Çok çalışmamız lazım” dedi ve konuşmasına şu cümlelerle devam etti. “Geleneksel yöntemler yetmiyor, yeni yollar denemeliyiz. Televizyonu, interneti bu hakikatleri ulaştırmak için kullanmalıyız. Efendimiz dünyadan ayrılırken kadınlara erkeklere tavsiyelerde bulunmuşlardır. Onları iyi yetiştirmeliyiz. “Afrika İslam’a aç. Devletlerarası ittihada ihtiyaç vardır. Türkiye’ye büyük rol düşmektedir. Herkesi yardımlaşmaya davet ediyoruz.”

altinci-milletlerarasi-risale-i-nur-ve-ittihad-i-islam-sempozyumu-sonuc-bildirisi-5Afganistan’dan Ulema Şurası Başkanı Muhammed Bay da konuşmasında “İnşallah ahirette de burada olduğu gibi hep birlikte olacağız. İnsanların makam mevki peşinde koştukları bu zamanda bu kardeşlerimizin Risale-i Nur’la yetiştiklerini görüyoruz. Bu kardeşlerimiz bu aşkı Üstad Bediüzzaman, O’nun varisi üstad Ahmed Hüsrev Efendi’den öğrenmişlerdir. Onun fedakar talebeleridirler. Ey Bediüzzaman’ın torunları! Bizim özrümüz kabul edilebilir, sizin özrünüz kabul edilemez. Osmanlı’nın torunları sizlersiniz. Çünkü sizler dünya tarihine isminizi yazdırdınız. Bundan dolayı bütün dünyanın gözü sizdedir. Afganistan’ın her vilayetinde birer eviniz var. Hepinizi Afganistan’a davet ediyorum.”

Daha sonra oturumlara geçildi; İslam Dünyasının problem ve çözümleri üzerinde tebliğler sunuldu. Oturum başkanlığını Hayrat Vakfı Almanya Temsilcisi Mehmed Köroğlu yaptığı ilk oturum, ‘Günümüz İslam Dünyasının Problemleri konusunda düzenlendi. ‘Nitelikli Eğitime Olan İhtiyaç’, ‘İ’la-yı Kelimetullah Bu Asırda Maddeten Terakkiye Mütevakkıftır’, ‘Meşveret Üzerine Kurulu Hürriyet-i Meşrua’ alt başlıkları altında sunumlar yapıldı.

İkinci oturum ise ‘İslami Hayatı Tehdit Eden Unsurların Çözüm Yolları’ adı ile Hasan Hüseyin Yıldırım başkanlığında, ‘İslam Âleminin Önünü Açacak Altı Esas’, ‘Çalışma Azmimizi Kıran Sebepler ve Çareleri’, ‘Toplumun İnşasında Ailenin Rolü’, ‘Günümüz İslam Toplumunda Nebevi Ahlaka Olan İhtiyaç’ konuları üzerinde duruldu.

Son olarak Hayrat Vakfı Başkanı Said Nuri Ertürk Hoca Efendi, İslam alemi birleşmeye, ittihad etmeye mecburdur mesajı verdi ve dua ederek sempozyumu bitirdi.

6. MİLLETLERARASI RİSALE-İ NUR VE İTTİHAD-I İSLAM SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRİSİ

Bu sene 6.’sı düzenlenen sempozyum neticesinde ortaya çıkan temel esaslar şunlardır:

1. İstikbale ait bütün değişimler içinde en yüksek gür sada, İslam’ın sadası olacaktır!

2. Müslümanların toplum hayatındaki saadetlerinin anahtarı, aralarında yapacakları istişarelerdir.

3. Hakikî milliyetimizin esas ruhu İslamiyet’tir.

4. Bu zamanın en büyük farz vazifesi, Müslümanların birliği ve bu konuda yapılacak çalışmalardır.

5. Peygamberlerin çoğunun Asya’da gönderilmesi, felsefecilerin çoğunun ise Avrupa’da gelmesi, kader-i ezelînin bir remzi, bir işaretidir ki; Asya kavimlerini uyandıracak, terakki ettirecek, idare ettirecek; din ve kalbdir.

6. Kur’an, her yönüyle insanları maddi ve manevi ilerlemeye sevk etmek için ders veriyor. O zaman Kur’an’a sarılmak ve ondan hakkıyla ders almamız elzemdir.

7. Her türlü istibdadı, baskı ve diktatörlüğü parçalayan ve yüksek duyguları heyecana getiren, insana layık ve gerçek medeniyete hizmet eden hürriyettir.

8. Hakiki medeniyet, maddi ve manevi terakki, hak ve hakkaniyetin manevi kılıçları düşmanları mağlup edip dağıtabilir.

9. Bizim meşrebimiz, muhabbete muhabbet ve husumete husumettir. Yani İslâm dünyası arasındaki muhabbete yardım ve husumet askerini bozmaktır. Düşmanımız ise cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı; sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.

10. Bu zamanda iman hakikatlerini ders veren Risale-i Nurlardan ciddi istifade etmek ve bu hakikatleri dünyanın diğer ülkelerinde de ders verecek şekilde çalışmalar yapmak.

11. Bu zamanda Allah’ın dinine ve Kur’an hakikatlerine hizmet etmek, maddeten ilerlemeye bağlı ve hakiki medeniyete girmekle olabilir.

12. Toplumun temel direği olan aile hayatının sağlıklı devam edebilmesinin en önemli esası eşlerin birbirlerine Allah rızası çerçevesinde muhatap olmalarından geçmektedir.

13. Bu zamanda İslam Âleminin geri kalmasına sebep olan altı hastalıktır. Bunlardan birincisi, ye’sin, ümitsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi. İkincisi, doğruluğun toplum hayatında ve siyasi hayatta ölmesi. Üçüncüsü, adavete muhabbet, düşmanlığı sevmek. Dördüncüsü, ehl-i imanı birbirine bağlayan nuranî irtibat noktalarını bilmemek. Beşincisi, çeşit çeşit bulaşıcı hastalıklar gibi yayılan istibdat ve baskılar. Altıncısı, bütün gayretini şahsi menfaatine harcamak, sadece şahsi menfaatini düşünmektir.

Bunlara karşı ümit, doğruluk, muhabbete muhabbet, ortak noktalarımızı öne çıkarmak, hürriyet ve bütün insanlığın menfaatini düşünerek hareket etmeliyiz.